SEVDALI
Kusursuz yaşanır acılar
Kusursuz...
Gülüşünden süzersin ağılanmış düşleri
Gecenin karasında demlersin sesssizce...
Dört duvar seyrinde şekillenir yaşam
Dört duvara bir avuç mavi sığar, bir kaç saat belki...
Bir kaç dakika
Bir an....
Sonra?
Sonrası yumduğun avuçlarında gizlenen hikâyelerindir.
Ağzının içinden gülüşünü avuç dolusu içersin sevdalının.
En çıplağı dans eder figürlerin
An'lara sığmadığın andır bu..
En savunmasız an!
Sevdalının gözleri düşünce gözlerine.
Kafeste güvercin çılgınlığında gecenin karanlığına çarpar kanatların.
Çarpar...
Çarpar...
Umarsız acılar yerleşir hücrelerine..
Yerlere uçuşan kanatlar misali savrulur, uçuşur, dökülür düşler.
Gülüşüne firari anlarda teslim alır geceni, sancılı isyanlar.
İmgelere mültecidir bütün sevişmeler.
İmgelere mülteci....
Bedenin mahpus, ellerin mahpus, düşlerin özgür
Ve yüreğin sevdalı....
Buğusuna sığındığın mor bir şafak zamanı, yorgun düşlerin dalar uykuya
Ve suskundur solukların çarpışma zamanı.
Yorgundur..
Fıratın Dicleye kör aşkı olur an;
Dokunur geçer sessiz, habersiz, bir o kadar delidir ve o kadar sevdalı...
Bedenin mahpus, ellerin mahpus, düşlerin özgür
Ve yüreğin sevdalı....
Süheyla Güney Avcı
20 Mart 2019 Çarşamba
9 Mart 2019 Cumartesi
KADIN OLMAK
KADIN OLMAK
Kır zincirlerimi haydi
Çöz kelepçeyi bileklerimden
Sırtıma vurduğun yükün al birazını
Ve uyar beni saat on iki olmadan
Bir günlük saltanatıma veda edip
Döneyim yine eski halime
Camdan pabuçlarım kaybolmadan
Uzun saçlarımdan ben mi sorumluydum?
Aklı kısadır dedin de aklımı aldın
PARANOYA SEYRİNDE
"Yeni şiirlere yeni sayfalar gerek bazen, yeni yollar, yeni bulutlar, yeni tozlar dumanlar, Kimbilir? yeni gülüşler hüzünler gerek.. "
Küskünüm bugün, öyle ki tek bir insanoğlunun sesini duymak istemeyecek kadar da öfkeliyim... Yeryüzünün en ücra köşesine sığınıp dönmeyecek kadar bıkkın... Herşeyi omuzumun köşesinden silkip atacak kadar umursamaz...Kimsenin derdini dinlemeyecek kadar yorgun.. İnsan denen canlıya ölesiye kırgınım... Ve yine öfkeli..
Korkaklar değil midir en aciz saldırılarıyla kendine duvar yapanlar.. Düşünün ki bir gün duvar dört yanını saracak ve içinden çıkacak yer kalmayacak. Korku insana kendi mahpusluğunu kendi elleriyle yaptırır öyle ya. Korkaklar bu yüzden özgür değildir; çünkü asıl köle kendi zulümlerinden doğan korkularına tutsak kalmış olan o zavallılardır..... Korku dişlerinin arasına aldığı herşeyin bir gün kendi dişlerini çürüteceğini görecek, ve tarihin çöplüğüne gömülüp gidecektir. Tabi ki yanında korkak köleleri ile birlikte. Aslolan bu çemberden uzak olmak o dişlerin kirine kapılmamaktır. Çürümemektir.
Bazen koca bir mengene sıkıyor düşüncelerimi, ne doğacak güneş umurumda oluyor ne de kimin nasıl güldüğü... Toplayıp bütün düşleri ve içi sancılı gülüşleri sonsuzlukta kaybolmak en güzeli değil mi? Diyorum kendime tabiki aklım deliliğin nirvanasında yine. Düşünsenize sanki güldükte ne oldu? Ya da mutlu oldukta ne oldu? Sevsek ne olur sevmesek ne?... Sonuçta sonrası toprağın kucağındaki hikaye değil mi?
Ya aslında diyorum ki sessizlik travması diye birşey olmalı...
Olmalı ya! Mutlak olmalı.. Bazen alıp dağlara vurmalı bu asi başı diyorum.
Şehri kilitleyip gitmeli, kepenkleri indirmeli ha birde kimse düşmesin ardına diye ardında bıraktığın ayak izlerinide silmeli. Sonrası dedim ya yine toprağın kucağındaki hikaye, sessiz huzurun arasında, sessizce kimse duymadan öylece.. Kolay sanırlar paranoyak olmayı deli derler adama. Ama demezler ki neden paranoid oldun kardeşim demezler.. Sadece "deli " derler.
-Amman dikkat o insan deli!
Pardon ya "insan" kelimesini de kullanmazlar;
-Amman o "kadın" ya da "adam" deli! deli!
Uçarsın kaçarsın köşe bucak ama ille de bir köşede maskara olursun sinir harbi yenilgisinin ardından. Toplum seni sorgusuz infaz eder, sen artık "Delisin"
"Sanırsın ki gülüşlerinin ardı boş ve anlamsız...
Sen bilmezsin; zulası küfür günah şiir yangını
Zulası güneşin doğuşuna sevdalı
O gülüşler ki bir avuca ağıt, bir avuca türkü durağı.
Sen bilmezsin..."
Kimsede bilmez senin hangi paranoya seyrinde dolandığını..
Süheyla Güney Avcı
"Paranoya Seyrinde "
"Yeni şiirlere yeni sayfalar gerek bazen, yeni yollar, yeni bulutlar, yeni tozlar dumanlar, Kimbilir? yeni gülüşler hüzünler gerek.. "
Küskünüm bugün, öyle ki tek bir insanoğlunun sesini duymak istemeyecek kadar da öfkeliyim... Yeryüzünün en ücra köşesine sığınıp dönmeyecek kadar bıkkın... Herşeyi omuzumun köşesinden silkip atacak kadar umursamaz...Kimsenin derdini dinlemeyecek kadar yorgun.. İnsan denen canlıya ölesiye kırgınım... Ve yine öfkeli..
Korkaklar değil midir en aciz saldırılarıyla kendine duvar yapanlar.. Düşünün ki bir gün duvar dört yanını saracak ve içinden çıkacak yer kalmayacak. Korku insana kendi mahpusluğunu kendi elleriyle yaptırır öyle ya. Korkaklar bu yüzden özgür değildir; çünkü asıl köle kendi zulümlerinden doğan korkularına tutsak kalmış olan o zavallılardır..... Korku dişlerinin arasına aldığı herşeyin bir gün kendi dişlerini çürüteceğini görecek, ve tarihin çöplüğüne gömülüp gidecektir. Tabi ki yanında korkak köleleri ile birlikte. Aslolan bu çemberden uzak olmak o dişlerin kirine kapılmamaktır. Çürümemektir.
Bazen koca bir mengene sıkıyor düşüncelerimi, ne doğacak güneş umurumda oluyor ne de kimin nasıl güldüğü... Toplayıp bütün düşleri ve içi sancılı gülüşleri sonsuzlukta kaybolmak en güzeli değil mi? Diyorum kendime tabiki aklım deliliğin nirvanasında yine. Düşünsenize sanki güldükte ne oldu? Ya da mutlu oldukta ne oldu? Sevsek ne olur sevmesek ne?... Sonuçta sonrası toprağın kucağındaki hikaye değil mi?
Ya aslında diyorum ki sessizlik travması diye birşey olmalı...
Olmalı ya! Mutlak olmalı.. Bazen alıp dağlara vurmalı bu asi başı diyorum.
Şehri kilitleyip gitmeli, kepenkleri indirmeli ha birde kimse düşmesin ardına diye ardında bıraktığın ayak izlerinide silmeli. Sonrası dedim ya yine toprağın kucağındaki hikaye, sessiz huzurun arasında, sessizce kimse duymadan öylece.. Kolay sanırlar paranoyak olmayı deli derler adama. Ama demezler ki neden paranoid oldun kardeşim demezler.. Sadece "deli " derler.
-Amman dikkat o insan deli!
Pardon ya "insan" kelimesini de kullanmazlar;
-Amman o "kadın" ya da "adam" deli! deli!
Uçarsın kaçarsın köşe bucak ama ille de bir köşede maskara olursun sinir harbi yenilgisinin ardından. Toplum seni sorgusuz infaz eder, sen artık "Delisin"
"Sanırsın ki gülüşlerinin ardı boş ve anlamsız...
Sen bilmezsin; zulası küfür günah şiir yangını
Zulası güneşin doğuşuna sevdalı
O gülüşler ki bir avuca ağıt, bir avuca türkü durağı.
Sen bilmezsin..."
Kimsede bilmez senin hangi paranoya seyrinde dolandığını..
Süheyla Güney Avcı
"Paranoya Seyrinde "
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İrfan Karabulut Sus/adım Harput
İrfan Karabulut kimdir? 1966 yılında Dersim/Mazgirt'in Sülüntaş köyünde doğdu. İlköğrenimi babasının müstahdem olarak çalıştığ...
-
“ANKARA'da, çocukluk hayalini gerçekleştirerek, belediye bünyesinde ağır vasıta şoförü olan, 2 çocuk annesi Yıldız Demirci , su tankeri...
-
1965 yılında Sivas ili Yıldızeli ilçesine bağlı Nallı köyünde dünyaya gelen Ali ATA ailesinin kente göç etmesiyle ilk, orta ve lise öğreni...
-
Zümrüdüanka- Mahmud FERSSCİYAN Tevrat’tan İslamî kaynaklara geçtiğine göre insanlar, Nuh tufanından kurtulan Hz. Nuh’un oğulları Ham, Sam ...